Vanhaber24 – Ankara.
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş hakkındaki ihlal kararının ardından tahliye süreci Türkiye gündemini sarsarken, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada, “Başta Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ olmak üzere Kobani kumpas davasında yargılanan tüm arkadaşlarımız bir an önce özgürlüklerine kavuşmalıdır” dedi.
“AİHM Kararı Uygulanmalı, Hukuk İşlemeli”
Bakırhan, AİHM’in Türkiye’nin itirazını reddetmesiyle kararın kesinleştiğini hatırlatarak, Türkiye’nin Avrupa Konseyi üyesi bir ülke olarak bu kararı uygulamak zorunda olduğunu vurguladı.
“AİHM üç kez karar verdi. Artık bu dosya, sadece hukukî değil, siyasî bir dosyadır. Mahkemeler, iktidarın siyasi baskısından kurtulmalı, hukuk kendi mecrasında işlemelidir.”
DEM Parti lideri, Demirtaş ve Yüksekdağ’ın yanı sıra Kobani davasında yargılanan çok sayıda siyasetçinin “uzun tutukluluk ve delil yetersizliği” gerekçesiyle derhal serbest bırakılması gerektiğini belirtti.
Bahçeli’ye “Teşekkür” Vurgusu
Gazetecilerin, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “Demirtaş’ın tahliyesi Türkiye için hayırlara vesile olacaktır” sözlerini hatırlatması üzerine Bakırhan dikkat çekici bir yanıt verdi:
“Sayın Bahçeli’ye teşekkür ediyoruz. Çok doğru söylemiş. AİHM kararları ortadadır. Başta Sayın Selahattin Demirtaş olmak üzere aslında Kobani kumpas davasında yargılanan bütün arkadaşlarımızın suçsuzluğu mahkeme kararlarıyla netleşmiştir.”
Bakırhan’ın bu açıklaması, son yıllarda keskin bir politik ayrışma yaşayan iki parti lideri arasında “yeni bir söylem paralelliği” olarak değerlendirildi.
“Komisyon İmralı’ya Gitmeli”
Tuncer Bakırhan, Meclis’te kurulan “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun rolüne ilişkin de net bir çağrıda bulundu:
“Türkiye’nin yüz yıllık meselesini ve elli yıllık çatışmalı süreci sonlandıracaksak, bu komisyonun muhatabıyla görüşmesi kadar doğal bir şey yoktur. Komisyon bir an önce İmralı Adası’na gidip Sayın Abdullah Öcalan’la görüşmelidir.”
Bakırhan, yapılan son Cumhurbaşkanlığı görüşmesinde bu konunun da gündeme geldiğini, “barış sürecinin hızlanması için İmralı’yla doğrudan diyalog kurulmasının kaçınılmaz olduğunu” ifade etti.
Demirtaş Davası: Hukuk mu, Siyaset mi?
AİHM’in Türkiye’ye yönelik ihlal kararını “siyasi saiklerle yürütülen tutukluluk” olarak nitelendirmesi, uzun süredir tartışılan “yargının siyasallaşması” iddialarını yeniden gündeme taşıdı.
Hukukçular, kararın uygulanmaması halinde Türkiye’nin Avrupa Konseyi’nde “denetim sürecine” alınabileceğini belirtiyor.
Siyaset bilimciler ise Demirtaş davasının, “Kürt meselesi, demokratikleşme ve hukuk devleti” ekseninde Türkiye’nin iç siyasetinde belirleyici rol oynamaya devam ettiğini vurguluyor.
Bahçeli’nin Söylem Değişimi Tartışılıyor
MHP lideri Bahçeli’nin son dönemde İmralı görüşmelerine ve Demirtaş tahliyesine ilişkin “olumlu” açıklamaları, Cumhur İttifakı içinde yeni bir siyasal yönelim olarak yorumlanıyor.
DEM Parti kaynakları ise bu durumu “gecikmiş ama olumlu bir farkındalık” olarak nitelendiriyor.
Bakırhan, Bahçeli’nin çıkışıyla ilgili şunları kaydetti:
“Bu ülkede barış, diyalog ve demokratik çözüm isteyen herkesle konuşabiliriz. Bahçeli de bugün bunu görüyorsa bu Türkiye için hayırlıdır. Artık inkar politikalarının değil, yüzleşmenin ve onurlu barışın zamanı.”
Kobani Davası ve Toplumsal Etki
Kamuoyunda “Kobani Kumpas Davası” olarak bilinen dosyada aralarında Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ, Sebahat Tuncel, Gültan Kışanak gibi isimlerin bulunduğu çok sayıda siyasetçi yargılanıyor.
Dava, HDP’nin 2014’te Kobani eylemlerine yönelik çağrısının ardından yaşanan olaylar nedeniyle açılmıştı. Ancak savunma tarafı, dosyanın siyasi saiklerle yürütüldüğünü savunuyor.
Bakırhan, bu davanın “hukuk değil, intikam davası” haline getirildiğini belirterek, “Demirtaş’ın ve arkadaşlarının özgürlükleri, Türkiye’nin demokratik geleceğiyle doğrudan bağlantılıdır” dedi.
“Barış Süreci Yeniden Doğabilir”
Bakırhan’ın açıklamaları, hem Meclis’teki “Milli Dayanışma Komisyonu” önerisiyle hem de Bahçeli’nin yumuşayan söylemiyle birlikte okunduğunda, Türkiye’de yeni bir diyalog ikliminin doğabileceği yorumlarına yol açtı.
Siyasi analistlere göre, Ankara’da son haftalarda yükselen “normalleşme” söylemi, 2013-2015 dönemindeki çözüm sürecini hatırlatıyor.
Ancak bu kez süreç, “iktidar içi dengeyle” değil, parlamenter komisyonlar ve yargı kararları üzerinden şekilleniyor.
Sonuç: Hukuk ve Siyaset Aynı Eşikte
DEM Parti’nin çağrısı, AİHM kararlarının uygulanmasının ötesinde, Türkiye’de hukukun siyasetten arındırılması ve toplumsal barışın yeniden inşası talebini içeriyor.
Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın tahliyesi, yalnızca bir adlî karar değil; aynı zamanda Türkiye’nin demokratikleşme kapasitesinin sınandığı bir dönüm noktası olarak görülüyor.