Kars’ta Irkçılık İddiası: Profesör Doktorun Kürtlere Yönelik Paylaşımları Tepki Çekti
Kars Kafkas Üniversitesi Araştırma Hastanesi’nde görev yapan Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Tülay Diken Allahverdi’nin, Kürtleri ve Arapları hedef alan ifadeler içeren WhatsApp paylaşımları kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Sosyal medya ve mesajlaşma uygulamaları üzerinden paylaşıldığı belirtilen ifadelerde, belirli etnik grupların aşağılandığı, kamu haklarından dışlanmaları gerektiğinin savunulduğu ve ayrımcı çağrılar yapıldığı iddia edildi.
Söz konusu paylaşımlar, yalnızca bireysel bir görüş açıklaması olarak değil; nefret söylemi, ayrımcılık ve insan onuruna saldırı tartışmaları çerçevesinde ele alındı. Özellikle bir kamu hastanesinde görev yapan ve sağlık hizmeti sunan bir akademisyenin bu ifadeleri kullanmasının, sağlıkta eşitlik ve tarafsızlık ilkeleri açısından ciddi soru işaretleri doğurduğu vurgulandı.
Paylaşımlarda ne söylendi?
İddialara göre Prof. Dr. Tülay Diken Allahverdi, WhatsApp durum paylaşımlarında Kürtleri ve Arapları hedef alan genelleyici ve aşağılayıcı ifadeler kullandı. Bu paylaşımlarda, Kürtlerin “devlet kuracak akla ve zekâya sahip olmadığı”, Arap toplumunun ise “iyi bir toplum olmadığı” yönünde söylemlere yer verildi.
Aynı paylaşımlarda, Türkiye’de kamu kurumlarında yalnızca Türklerin çalışması gerektiği savunularak, Türkler dışındaki etnik grupların idari görevlerde bulunmaması gerektiği öne sürüldü. Bu yaklaşımın, anayasal eşitlik ilkesine ve kamu hizmetlerinde ayrımcılık yasağına aykırı olduğu yönünde değerlendirmeler yapıldı.
“Kürtler kentleri boşaltmalı” iddiası
Paylaşımlarda yer alan bir diğer dikkat çekici ifade ise Kürtlerin batı illerinde yaşamaması gerektiğine yönelik çağrı oldu. İddialara göre Prof. Dr. Allahverdi, Kürtlerin Doğu ve Güneydoğu illerinde özerklik istemeleri halinde, bu bölgeler dışındaki kentleri “boşaltmaları gerektiğini” ileri sürdü.
Bu ifadelerde Kürtler, şiddet ve suçla özdeşleştirildi; toplumsal yaşamı olumsuz etkileyen bir grup olarak genellendi. Uzmanlara göre bu tür söylemler, bir etnik kimliği topyekûn kriminalize eden ve hedef haline getiren bir nitelik taşıyor.
“Kürtlerin hakları azaltılmalı” söylemi
En çok tepki çeken paylaşımlardan birinde ise Kürtlerin sahip olduğu hakların “fazla olduğu” ve bu hakların “hukuk çerçevesinde azaltılması gerektiği” ifade edildi. Paylaşımda, Kürtlerin devlet hizmetlerinden yararlanmasının eleştirildiği; eğitim, sağlık ve kamu görevlerine erişimlerinin sorunlu şekilde hedef alındığı iddia edildi.
Bu ifadeler, eşit yurttaşlık ilkesine açık bir karşı çıkış olarak yorumlandı. İnsan hakları savunucuları, bu tür söylemlerin yalnızca Kürtleri değil, toplumun tamamını ilgilendiren bir demokrasi ve hukuk sorunu olduğunu vurguladı.
Suç duyurusu yapıldı
Söz konusu paylaşımların ardından avukat Sertaç Çelikkaleli tarafından Kars Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusunda, Prof. Dr. Allahverdi’nin farklı tarihlerde yaptığı paylaşımlarla Kürt ve Arap kimliğini sistematik biçimde hedef aldığı belirtildi.
Dilekçede, kullanılan ifadelerin ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceği; paylaşımların nefret söylemi, ayrımcılık ve halkı kin ve düşmanlığa tahrik suçlarının unsurlarını taşıdığı ileri sürüldü. Ayrıca Kürtlerin kamu kurumlarında çalışmaması gerektiğine yönelik çağrıların, açık bir dışlama ve ayrımcılık içerdiği vurgulandı.
“İnsan onuruna açık saldırı” vurgusu
Suç duyurusunda, söz konusu paylaşımların yalnızca bireysel kanaat açıklaması olmadığı; belirli bir etnik grubu aşağılayan, toplum nezdinde hedef haline getiren ve ötekileştiren bir nitelik taşıdığı ifade edildi. Dilekçede, bu söylemlerin insan onuruna açık bir saldırı olduğu ve kamu barışını zedeleme potansiyeli taşıdığı kaydedildi.
Ayrıca Prof. Dr. Allahverdi’nin bir hekim ve kamu görevlisi olması nedeniyle, bu ifadelerin sağlık hizmetlerine duyulan güveni de zayıflattığı belirtildi. Sağlık alanında görev yapan bir uzmanın, hastalar arasında ayrımcılık yapabileceği yönünde endişe yaratmasının, mesleki etik açısından da ciddi bir sorun olduğu dile getirildi.
Hastane yönetimi ve Prof. Dr. Allahverdi’den açıklama yok
İddiaların kamuoyuna yansımasının ardından Prof. Dr. Tülay Diken Allahverdi’ye ulaşılamadığı, hastane yönetiminin ise konuya ilişkin bilgi vermekten kaçındığı belirtildi. Resmi bir açıklama yapılmaması, tartışmaların daha da büyümesine neden oldu.
Kamuoyunda, üniversite yönetiminin ve ilgili sağlık otoritelerinin bu iddialar karşısında nasıl bir tutum alacağı merak konusu oldu.
Siyasi geçmişi de gündeme geldi
Öte yandan Prof. Dr. Tülay Diken Allahverdi’nin 2023 genel seçimleri öncesinde Cumhuriyet Halk Partisi’nden Kars milletvekili aday adayı olduğu bilgisi de yeniden gündeme geldi. Bu durum, tartışmanın yalnızca bireysel bir hekim davranışı değil, kamusal sorumluluk ve siyaset-etik ilişkisi açısından da ele alınmasına yol açtı.
Toplumsal tepki büyüyor
Sosyal medyada ve çeşitli platformlarda yapılan paylaşımlarda, söz konusu ifadelerin açık bir ırkçılık olduğu belirtilerek, yetkililerin sessiz kalmaması çağrısı yapıldı. Kadın örgütleri, insan hakları savunucuları ve hukukçular, olayın yalnızca bir kişiyle sınırlı görülmemesi gerektiğini; kurumsal reflekslerin ve denetim mekanizmalarının devreye girmesinin zorunlu olduğunu vurguladı.