1. Haberler
  2. Genel
  3. Abdullah Öcalan’dan CHP’ye Mesaj: “Bu Süreç Sadece AK Parti ve MHP’nin Değil, Devletin Sürecidir”

Abdullah Öcalan’dan CHP’ye Mesaj: “Bu Süreç Sadece AK Parti ve MHP’nin Değil, Devletin Sürecidir”

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Vanhaber24 – Ankara.
İmralı Cezaevi’nde bulunan Abdullah Öcalan, yeğeni ve DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan aracılığıyla gönderdiği mesajda, Türkiye’de yeniden şekillenen politik sürecin yalnızca AK Parti ve MHP’nin girişimi olarak görülmemesi gerektiğini belirtti. Öcalan, CHP’nin sürece katılımının kilit önemde olduğunu ifade ederek, “CHP’nin sürece katılımına büyük anlam ve kıymet atfediyor. Böyle büyür,” dedi.


“Bu süreç devletin sürecidir”

Ömer Öcalan, amcası Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin ardından Mezopotamya Ajansı’na konuştu. Görüşmede, Türkiye’nin iç siyaseti ve bölgesel gelişmelerin ele alındığını belirten Ömer Öcalan, amcasının özellikle CHP’ye yönelik dikkat çekici mesajlar verdiğini açıkladı.

Abdullah Öcalan’ın ifadelerine göre:

“Oyunlara gelmemek, tahriklere kapılmamak gerekiyor. Bu süreç AK Parti’nin ve MHP’nin süreci değildir; bütün devleti ilgilendiren bir süreçtir. CHP’nin sürece katılımına büyük anlam ve kıymet atfediyor. Böyle büyür.”

Bu mesaj, özellikle son haftalarda “Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu”nun İmralı’ya olası ziyareti ve Barış Süreci’nin yeniden canlandırılabileceği yönündeki tartışmalarla birlikte değerlendirildi.


Suriye mesajı: “Suriye meselesi Suriye ile çözülmeli”

Abdullah Öcalan, görüşmede Türkiye’nin Suriye politikasına dair de kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.

“Suriye meselesi, Suriye ile çözülmelidir. Türkiye devleti, Suriye’nin müstakil bir devlet olmasından kaynaklı olarak daha hassas davranmalıdır. Oranın iç işlerine çok müdahil olmamalıdır.”

Öcalan, olası bir bölgesel çözümün, Suriye’deki Kürt aktörlerle doğrudan temas kurulmasıyla mümkün olabileceğini belirterek, “Ahmet el-Şara’dan ziyade Mazlum Kobani ve İlham Ahmed ile görüşülebilir,” dedi.


“Kürtler demokratik cumhuriyet temelinde dahil olmalı”

Abdullah Öcalan, mesajında Türkiye’nin geleceğini “demokratik cumhuriyet” kavramı üzerinden değerlendirdi:

“Kürtlerin devlete dahil olması, kimliğini, kültürünü, dilini bırakması anlamına gelmemelidir. Devlet, sizi kimliğinizle, düşüncenizle ve inancınızla kabul ediyorsa bu demokratik bir entegrasyondur. Kürt halkı, Türkiye Cumhuriyeti’ne demokratik cumhuriyet temelinde, kendi farklılıklarıyla birlikte dahil olmalıdır. Zaten Kürtlerin yüz yıldır istediği budur.”

Bu ifadeler, Öcalan’ın daha önceki “demokratik çözüm” çağrılarının güncellenmiş bir versiyonu olarak yorumlandı.


CHP’ye çağrı: “Süreci büyütecek olan katılımdır”

Öcalan’ın mesajında öne çıkan en dikkat çekici unsur, CHP’nin sürece dahil edilmesi gerektiği vurgusu oldu.
Siyasi gözlemcilere göre, bu çağrı yalnızca bir partiye değil, Türkiye’de yeni bir diyalog ve müzakere süreci ihtimaline işaret ediyor.

Ankara kulislerinde, CHP içinde “demokratik çözüm süreci” konusuna temkinli bir yaklaşım olsa da, Öcalan’ın bu açıklamasının ardından partinin “devletin yürüttüğü süreç” vurgusunu dikkate alabileceği konuşuluyor.


Analiz: Yeni bir diyalog zemini mi oluşuyor?

Öcalan’ın mesajı, son günlerde Selahattin Demirtaş’ın tahliye başvurusunun gündemde olduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “terörsüz Türkiye” vurgusu yaptığı bir döneme denk geldi.
Uzmanlara göre bu durum, Türkiye’nin “barış dili”ni yeniden hatırladığı bir dönemin eşiğinde olabileceğini gösteriyor.

Siyasi analistlere göre, Öcalan’ın mesajında hem CHP’ye yönelme, hem de devletin bütünlüklü bir rol üstlenmesi çağrısı dikkat çekici:

“Bu, geçmiş çözüm sürecinden farklı bir çerçeve. Öcalan, süreci bir parti eksenine değil, devlet eksenine oturtmak istiyor.”


Sonuç: Barış ve siyasetin kesiştiği yeni eşik

Abdullah Öcalan’ın son mesajı, Türkiye siyasetinde yeniden “diyalog” ve “çözüm” tartışmalarını başlattı.
CHP’ye yapılan açık çağrı, sürecin yalnızca iktidar partilerinin değil, tüm siyasi yapının sorumluluğunda olduğuna işaret ediyor.

Eğer bu çağrı karşılık bulursa, Türkiye’nin hem iç siyasetinde hem de bölgesel politikalarında yeni bir müzakere dönemi kapılarını aralayabilir.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir