1. Haberler
  2. Genel
  3. Göçerlerin zorlu dönüş yolculuğu başladı

Göçerlerin zorlu dönüş yolculuğu başladı

featured
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala


Vanhaber24 — Van’ın yüksek yaylalarından dönüşe geçen göçerler, binlerce küçükbaş hayvan ve at sırtında taşıdıkları eşyalarla Siirt ve Batman’a dönüyor.


Göçerlerin dönüş zamanı: Soğuyan havalarla yolculuk başladı

Van’ın Çatak ilçesinde yaz aylarını yüksek rakımlı yaylalarda geçiren göçerler, havaların soğumasıyla birlikte memleketlerine dönüş yolculuğuna başladı. Siirt ve Batman’dan gelen göçer aileler, yaz boyunca geçimlerini sağladıkları süt, yoğurt, tereyağı ve peynir üretimini tamamlayarak yeniden göç yollarına düştü. Her biri binlerce küçükbaş hayvanla birlikte, dağların sarp yollarından geçip memleketlerine dönüyor.

Atlar ve katırlar göçün yükünü taşıyor

Göçerler, dönüş yolculuklarında geleneksel taşıma araçları olan at ve katırları kullanıyor. Çadır, yorgan, peynir tenekeleri, mutfak eşyaları ve çocukların eşyaları bu hayvanların sırtına yükleniyor. Göçerlerin yolculuğu, Van’ın zorlu dağ coğrafyasında yaklaşık bir ay sürüyor. Gün doğumuyla yola çıkan göçerler, gün batımına kadar ilerliyor; akşam olduğunda belirledikleri noktalarda mola verip ateş yakarak dinleniyor.

Zorlu bir yaşam: “Yaylada bir yaz, yolda bir ömür”

Göçerler için yaz ayları üretim, sonbahar ise geri dönüş zamanı anlamına geliyor. Havanın soğumasıyla birlikte dağlarda ot kalmaması, sürüleriyle birlikte göç etmelerini zorunlu kılıyor. 45 yaşındaki göçer Mehmet Aydın, “Yıllardır aynı yolu kat ediyoruz. Bu, bizim için sadece geçim değil, bir yaşam biçimi. Yaz boyunca süt ürünlerimizi hazırlar, kış gelince dönüşe geçeriz” diyor.

Bir başka göçer, Zeynep Aydın ise kadınların yükünün iki kat fazla olduğunu belirtiyor: “Erkekler sürülerle ilgileniyor ama çadır toplamak, yemek yapmak, çocuklara bakmak bizim işimiz. Yolda bazen hem yürür hem bebeği sırtımızda taşırız. Bu hayat zor ama biz alıştık.”

Baharat kokuları, çoban sesleri, dağ rüzgârı

Göçerlerin geçiş güzergâhlarında sabahları süt kaynarken, akşamları dağ rüzgârına karışan tereyağı kokusu yayılıyor. Her konaklamada yeni bir küçük köy kuruluyor. Kadınlar yoğurt mayalarken, çocuklar hayvanların ardında koşuyor. Çobanlar tulum çalarak sürüleri yönlendiriyor.

Ekonomik zorluklar göçü daha da ağırlaştırıyor

Son yıllarda artan yem fiyatları ve ulaşım maliyetleri göçerlerin hayatını daha da zorlaştırdı. Eskiden traktörle yapılan taşımanın yerini artık çoğunlukla at ve katırlar aldı. Göçerlerden biri durumu şöyle özetliyor:
“Bir çuval yem 800 lirayı geçti. Mazot desen el yakıyor. Mecburen geleneksel yönteme döndük. Hayvanlar da, biz de yoruluyoruz ama başka çaremiz yok.”

Göçer kültürü: Anadolu’nun yaşayan mirası

Göçerlik, Anadolu coğrafyasının binlerce yıllık geleneği olarak varlığını sürdürüyor. Bahar aylarında doğayla birlikte canlanan göçer yaşamı, kışla birlikte yeniden köy hayatına dönüyor. Uzmanlara göre, göçerlik sadece ekonomik değil; aynı zamanda kültürel bir kimlik. Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden sosyolog Dr. Nihat Karakaş, bu yaşam biçiminin ekolojik dengeyi koruma açısından da önemli olduğunu söylüyor:
“Göçer topluluklar doğayı tahrip etmeden yaşayan ender gruplardan biri. Mevsimsel döngüye uygun yaşam biçimleri sayesinde hem otlakları koruyorlar hem de kültürel hafızayı canlı tutuyorlar.”

Kadın emeği göçün görünmeyen yüzü

Göçer yaşamında kadınlar üretimin merkezinde yer alıyor. Süt sağmaktan peynir yapımına, çocuk bakımından hayvanların beslenmesine kadar her aşamada kadın emeği var. Göçer kadınlar, hem üretici hem de öğretici bir rol üstleniyor. Zeynep Aydın bu durumu şöyle anlatıyor:
“Bizim için yayla sadece iş değil, bir okul. Kızlarımız yoğurt yapmayı, ekmek pişirmeyi burada öğrenir. Şehirdeki kadınlar fabrikaya gider, biz dağa çıkarız ama emek aynıdır.”

Bir ay süren yolculuğun sonunda memleket

Göçerlerin dönüş yolculuğu yaklaşık 30 gün sürüyor. Her gün birkaç kilometre yürüyen sürüler, su ve ot buldukları noktalarda mola veriyor. Yolculuk sırasında doğum yapan koyunlar, yolda doğan kuzular, kar altında yürüyen çocuklar bu yolculuğun bir parçası. Her şey doğanın şartlarına bağlı.

Göçerler için bu yolculuk bir veda olduğu kadar, yeniden doğuş anlamına da geliyor. Bahar geldiğinde aynı yolları geri kat edeceklerini biliyorlar. Van’ın dağlarında kaybolan sesleri, Müküs Çayı boyunca yankılanan koyun melemeleri, Anadolu’nun en eski göç ritüellerinden birini bugüne taşıyor.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir