Van’da sonbaharın son günleri, binlerce yıllık tarih ile doğanın birbirine karıştığı eşsiz bir manzaraya dönüştü. Kent merkezinden yüksek rakımlı yaylalara, Van Gölü kıyılarından Muradiye Şelalesi’ne kadar birçok nokta, sarı, turuncu ve kızılın farklı tonlarıyla süslenerek kartpostallık görüntüler sundu.
Ağaçların dökülen yapraklarla oluşturduğu renk armonisi, tarih boyunca Urartu’dan Selçuklulara, Osmanlı’dan günümüze uzanan izleri taşıyan taş yapılarla birleşince, Van sonbaharın belki de en çarpıcı günlerini yaşadı.
Van Gölü çevresi renk cümbüşüne büründü
Kasım ayının son haftasında özellikle Van Gölü çevresi, Keşiş Gölü, Dilkaya Deltası ve Muradiye Şelalesi gibi tarihi ve doğal alanlar, sarı-kızıl tonlara bürünerek ziyaretçilerini büyüledi. Gölün mavisi ile sonbaharın sıcak renkleri arasında oluşan kontrast, fotoğraf tutkunlarının vazgeçilmez rotası oldu.
Tarihle iç içe bir mevsim
Dilkaya Höyüğü, Akdamar Adası’nın kadim taşları, Van Kalesi eteklerindeki tarihi dokular; sonbaharın ışığıyla birleşerek geçmiş ile bugünün aynı karede buluştuğu görüntüler ortaya çıkardı. Tarihsel mirasın üzerine düşen sonbahar ışıkları, Van’ın sadece doğal güzelliğini değil, kültürel derinliğini de yeniden hatırlattı.
Kent sakinleri ve doğaseverler, soğuk kış günleri gelmeden önce sonbaharın bu son renk şölenini değerlendirmek için bölgeyi ziyaret ederken, bölgede çekilen fotoğraflar sosyal medyada büyük ilgi gördü.